Mahmut Sungur
Kul olarak bizlerin Cenab-ı Hakk’a karşı tek sorumluluğu vardır. Ruhlar aleminde yapmış olduğumuz ahde sadık kalmak. İlahi emir doğrultusunda mücadeleye devam etmek. Buyur Rabbim, sen benim tek ilahımsın, senden gayrisine itaat edemem, sen bana değil, ben sana muhtacım Rabbim, kainatı ve beni sadece “ol” emrin ile yaratan sensin, sen Cennet ve Cehennemin sahibisin, beni bu ikisi ile ikaz eden ve azık toplamak üzere dünyaya gönderensin diyebilmek. “İnsan ancak çalıştığına erişir. Onun çalışması şüphesiz görülecektir. Sonra ona karşılığı eksiksiz verilecektir.”(Necm 39-41)
Acaba çaba sarf etmeden, ilahi emirler gereği icraatta bulunmadan, nefis muhasebesi yapmadan, kalben huzurlu muyuz? Bizler iyi ahlaklı Müslüman mıyız? “Pişmanlık duyup kendini kötüleyen (levvame) nefse yemin ederim ki” (Kıyamet 2) Yapılan hatalardan, vatan ve milletin içinde bulunduğu sıkıntılardan ne kadar hisse sahibi olduğumuzun idrakine varabiliyor muyuz? Hz.Musa (as) bir hata işler ve haksız yere birini öldürür. “Rabbim! Doğrusu kendime yazık ettim beni bağışla” (Kasas 16)
Ve yine Hz.Yunus (as) kavmine kızıp giderken balığın karnına düşünce: “Seni tenzih ederim. Doğrusu ben haksızlık edenlerdenim.” (Enbiya 87) demişlerdi.
Müslüman bir kul (!) olarak yaptığımız mücadelelerin çoğunu sistem araştırmaları kapsıyor, elimizde bulunan ilacı kullanmak yerine kocakarılardan medet uman zavallı biçare hastalar gibiyiz. İşte sana ezelden ebede geçerli tek ilaç: “…Sen Allah’ın yasasında asla bir değişiklik bulamazsın. Sen Allah’ın yasasında bir başkalaşma bulamazsın.”(Fatır 43)Eğer inançsız insanlar gibi dünyevi hayatımızı boşu boşuna geçireceksek, veya ne yaparsak yapalım hesaba çekilmeyeceğiz, pek az bir zahmetle bundan kurtulacağız diyorsak unutmayalım: “De ki: “Hepimiz beklemekteyiz, siz de bekleyin bakalım; çünkü yakında doğru yol sahiplerinin ve doğru gidenlerin kimler olduğunu bileceksiniz!” (Taha 135)
Halen, kafirliğine sebep olarak, ilahi emirlerle bizleri ebedi saadet yolculuğunda yalnız bırakmayan Peygamberi sırf kendi ırkından olmadığı veya getirdiği ilahi emirleri nefsine kabullendiremediği için ayak direyenler var. “De ki: Yeryüzünde dolaşın da peygamberlere yalancı diyenlerin sonunun nasıl olduğunu bir görün!” (En””””””””””””””””am 11)
Eğer kendimizi koruduğumuz gibi imanımızı koruyamazsak, araştırmazsak unutmayalım ki hakikatler yine ortadadır. Ama bundan nasibini alacakların kim olduğunu ancak Allah (cc) bilir.
“Ne kör ile gören eşit olur, ne karanlıklar ile aydınlık, ne de gölge ile sıcaklık. Ölülerle diriler de eşit olmaz. Gerçi Allah, her dilediğine işittirse de sen kabirlerdekilere işittirecek değilsin. Sen sadece bir uyarıcısın!” (Fatır 19-23)