Semantik Analiz

Doğru bir düşünce yapısı oluşturmada ve onu mücessem kılmada; kullanılan kelime/kavramları yerli yerine oturtmak büyük önem taşımaktadır. Felsefe adına, sanat adına, siyaset adına ve din adına kirlenmiş ve kirletilmiş karanlık bir durumla karşı karşıyadır toplumlar. Greenpeace üyeleri bunun için bir lamba yakmadılar.  ilgi alanlarında da olmadı bu bilgi ve anlam kirliliği.
Zihin dünyamızın anlam haritası; kelime ve kavramların anlam örgüsünden oluşmaktadır. Öyle ki kavramların yerli yerine oturtulması doğruyu bulmada adeta trafik yön levhaları gibi bir rol üstlenmektedir. Bu çerçevede karşımıza kavramların ilk/kök anlamları (etimoloji) ve kavram alanı (semantik analiz) sorunu çıkmaktadır. Etimoloji, bir dildeki kelimelerin ilk/kök anlamlarını meydana çıkarmayı amaç edinen bir ilim dalıdır. (Palmer F.R) Semantik Analiz, kelimelere üzerinde ittifak edilen manaları vererek cümlenin manasının doğruluğunu ifade etme durumudur. (Atıyah)
İşte 21.Yy. beklide tarihte hiç olmadığı kadar bilgiye ulaşmada; iletişim ve ulaşımın zirvesinde bulunmaktadır. Ancak toplumlar tarihte olmadığı kadar da kirlendirilmiş bir bilgiyle kuşatılmış durumdadır. “İzm” lerin kıskacından kurtulması gereken zihinler  “akılcı”, “mistik”, “maneviyatçı”, “materyalist” ve “hedonist” bir beslenmeden de uzak tutulmalıdır ki; arı ve duru bir zihin yapısı oluşsun ve vahyin aydınlığında bir yürüyüşün başlaması mümkün olsun.

İnsan ve Ferah İlişkisi

İnsan ve çevre ilişkisi bir değerle sonuçlanır. Diğer bir ifade ile bütün ilişkilerin olumlu veya olumsuz bir sonucu vardır. İşte Ferah’ta bunlardan biridir. Ferah kavramı sözlükte; sürur, sevinç, müjdelik,  bir şeyden razı ve hoşnut olmak anlamlarına gelmektedir. Kur’an-ı Kerim’de farklı anlam alanlarında yer almaktadır. Olumlu sevinç anlamında “Allah’ın kendi fazlından onlara verdikleriyle sevinç içindedirler. Onlara arkalarından henüz ulaşmayanlara müjdelemeyi isterler ki onlara hiç bir korku yoktur, mahzun da olacak değillerdir.” (Ali-İmran/170) ayetinde yer alırken “inançlarının bütünlüğünü bozarak parçalara bölünen ve her grubun yalnız kendi sahip olduğu [ilkelerle] övündüğü kimselerden olma! (Er-Rum/32)  ayetinde yanlış davranışlarını sevinçle karşılayanları olumsuz anlamda niteleme, “Gerçek şu ki, Karun, Musa’nın kavmindendi, ancak onlara karşı azgınlaştı. Biz, ona öyle hazineler vermiştik ki, anahtarları, birlikte (taşımaya) davranan güçlü bir topluluğa ağır geliyordu. Hani kavmi ona demişti ki: “Şımararak sevinme, çünkü Allah, şımararak sevince kapılanları sevmez.” (El-Kasas/76) ve “Bu gerçeği iyi bilin ki, elinizden kaçan iyi ve güzel şeylere üzülmeyesiniz ve elinize geçen iyi ve güzel şeylerle de, boş yere şımarmayasınız. Çünkü Allah, kendini beğenip küstahça davrananları sevmez.” (Hadid/23) Ayetlerinde ise nimetlere karşı nankörlüğü ve haddi aşmayı sevinç haline getirenlerin kınanması olarak yer almaktadır.
Ferah kavramı genel olarak olumsuzluk anlamını içinde barındırmaktadır.
Şüphesiz ki sevinme ve üzülme insani bir vasıftır. Herkes sevinir de, üzülür de. Bu normal bir tepkidir. Ancak, kişi sevinci şükretmeye ve üzüntüyü sabretmeye dönüştürmelidir. Nimetin/sevincin nankörlüğe ve haddi aşmaya ve üzüntünün ise isyana kaynaklık etmesi normal bir durum değildir.

İnsan ve Felah İlişkisi

Birey ve felah ilişkisinde bir beklentinin ya da hedefin sonucu gizlidir. Bütün insanlar ortaya koydukları davranış biçimlerinin sonucunda istediğini elde etme vardır. Başarmak fiili ve sonucu söz konusudur.
Felah kavramı sözlükte; kurtuluş, zafer, istediğini elde etmek, arzusuna nail olmak, korktuğu şeyden gam ve zorluktan kurtulmak, nimet ve rahatta daimi olmak, ahiret cennetine kavuşmak ve çiftçilik gibi anlamlara gelmektedir. Elmalı Hamdi Yazır felah kavramına daha bir içerik kazandırır felah; “Müflih”, “iflah”dan “felah bulan, kurtulan” demektir. “Felah” aslında “felâhat” gibi “yarmak” manasıyla ilgilidir ki, önündeki engeli yarıp, kendini kurtarmak ve istediğine ermek yani zafer bulmaktır. Müminler de dünya ve tabiat ve şehvet engellerini yarıp, gayb da gizlenen dileklerine eren ve ahirette sonsuz kurtuluşa erenler olarak” tarif eder. Rağıp el-İsfehani ise felahı dünyevi ve uhrevi olarak ikiye ayırır; “ahiretle ilgili olan felah dört şeyle gerçekleşir: Sonsuz bir hayat; fakirliği olmayan bir zenginlik; zilleti olmayan bir izzet ve cehaleti olmayan bir ilim.” İşte bundan dolayı son nebi (sav): “Ahiret hayatından başka bir hayat yoktur”  buyurmuştur. (Buhari/Müslim)
Ayeti kerimeler bağlamında felah; “İyi bilin ki, kurtuluşa erecekler de sadece Allah’ın tarafında olanlardır.(Mücadele/22) “Doğrusu kurtuluşa ermiştir temizlenen” (A’la/14) “Gerçekten müminler kurtuluşa ermiştir” (Müminun/1), “Allah’tan korkun, umulur ki kurtuluşa erersiniz.” (Bakara/189) “Kim nefsinin cimriliğinden korunursa, işte onlar kurtuluşa erenlerdir.” (Haşr/9) “Şurası muhakkak ki kâfirler iflah olmaz.”(Müminun/117)  vurgularıyla genel olarak olumlu anlamda ve müminlerin vasfı olarak yer almaktadır.
Felah/Nimet ve rahatta daim olmak her canlının arzusudur. Her varlık onu elde etmek için gayret gösterir. Ancak insani bir davranış biçimi olarak felah bulmak; tevhidi eksende gerçekleşirse, dünyevi ve uhrevi boyutta ismi ile müsemma ve sürekli olur. Şirk ekseninde oluşacak bazı dünyevi başarılar felah olarak değerlendirilemez. Kelimenin sözlük anlamı bunu içerse de, ıstılahı olarak mümkün değildir. Çünkü  “kâfirler iflah olmaz.”

Ferah ve Felah İlişkisi

Ferah en küçüğünden en büyüğüne kadar, dünyevi değerlerin elde edilmesi sonucu bireyde oluşan sevincin, hazzın ve duygunun adıdır. Bu hal olumlu anlamda Müslümanlarda bulunacağı gibi olumsuz anlamda bütün insanlarda bulunması söz konusudur. Sahip olunan bu değerler müminlerde sabır, şükür ve hamd ile sonuçlanırken, inanmayanlarda “şımarıklık, haddi aşma ve küstahça davranmakla” sonuçlanmaktadır. Ancak ferah daha çok günah ehlinin bir vasfı olarak öne çıkmaktadır.
Felah kavramı ise müminleri nitelemektedir. Hem dünyevi hem de uhrevi boyutu söz konusudur. Ferah olgusu bir insanda kendi iradesi dışında da söz konusu olabilecekken; felah olgusu bireyin yani Müslüman’ın bizzat; zihinsel, kalbi ve fiili davranışları sonucu gerçekleşmektedir. Bu nedenle ferahtan daha kapsamlı ve niteliklidir. Felahın en kapsamlı tanımı: “yarmak” manasıyla ilgilidir ki; dünya, tabiat ve şehvet engellerini aşmaktır.”  Bu nedenle felah; baştan sona kadar bir eylemlilik halidir.

Hayye alel Felah

Ezan.
İslam’ın şiarı. Ümmetin istiklal marşı. Müslümanların özgürlük türküsü; Ezan. Beş vakit namaz Mekke’de farz olur. Son nebi ve rasul (sav) sahabesi ile birlikte ezansız namaz kılmak zorunda kalır üç yıla yakın. Hicretten sonra Medine şehir devletinde meşru olur; Ezan.
Mekke’de evlerde ve sokak aralarında ve panayırlarda çoğunlukla gizli ama bazen açık felah çağırıları; Medine’de en yüksek perdeden seslendirilmiştir, İbrahim’in (as) Hacc çağrısı gibi küresel bir sesleniştir bu;
Allahuekber…  Tevhid…  Risalet… Hayye alel Felah…
Bir projenin, düşüncenin, aşkın, alın terinin, ibadetin, inancın, salih amelin, davetin, sabrın, adaletin sonucudur; Felah
Bunun için sadece son nebinin değil, tüm nebilerin  çağrısı;
Hayye alel Ferah değil,
Hayye alel Felah’tır.

Furkan YILMAZ