Anmak eski deyimle hatırlamak. Şimdilerde ise nostalji yapmanın adı; tarihi ve tarih yapanları anmak/hatırlamak. Anmak/hatırlamak veya nostalji yapmak aslında bir eylemin birinci aşaması. İkinci aşaması ise içeriğini doldurmak yani anılan şeyin sorumluluğunu yerine getirmektir.

İşte bu noktada şu soruyu Müslümanlar kendilerine sormalılar. Gül geceleri ve Kutlu Doğum haftası Hz. Peygamberi anma mı yoksa anlama etkinlikleri mi? Eğer nostaljik bir konum arz ediyorsa ve anmadan öteye geçmiyorsa ciddi bir problem var demektir. Neden? Çünkü son nebi (sav) başta olmak üzere bütün peygamberler anlaşılmak/anlamak üzere gönderilmişlerdir.

Modernizm bütün kutsalları tüketmek üzere kurgulanmıştır. Kapitalizm acıktığında bütün kutsallarını yemektedir. Modernizm ve kapitalizm dini ve onun kutsallarını dolgu malzemesi olarak kullanan bir insan tipi üretmiştir; Seküler birey/toplum. Bu birey tipi dini ve onun kutsallarıyla ilişkisini ihtiyacı kadar düzenler. Yani hayatını peygamberin getirdiği kurallara göre değil, kendi güdüleri çerçevesinde belirler. Din onun hayatının bazı noktalarında yer alır. Tamamen kuşatmaz.

Şimdi Kutlu Doğum/Gül Geceleri Müslüman olduğunu söyleyenlerce nasıl değerlendirilmektedir: Dinin törenselleştirilmesi midir? Tüketim kültürünün kamçılanması mıdır? Hz. Peygamberin (sav) hayatın bir gününe sıkıştırılma anlamı mıdır? İçi boşaltılmış bir Peygamber anlayışını paylaşmak mıdır? Eğer böyle ise ya da böyle bir tablo ortaya çıkıyorsa bu son derece tehlikeli bir gidişattır. Seküler yapı zaferini ilan etmiş demektir.

Öyle değil de, Gül Geceleri; tebliğ ve davet alanına dönüştürülüyorsa, safa tepesi ve Ebu Kubays dağı halini alıyorsa işte bu İslami bir etkinliğin adıdır.  Anmanın yanı sıra anlamayı da beraberinde getiriyorsa sorumluluk üstlenilmiş demektir.

Kutlu doğum etkinliklerinde; Hz. Peygamberin günahın işgal ettiği bir toplumu sevap toplumuna dönüştürmek için yeryüzüne gönderildiği anlatılmalıdır. Peygamberlerin üstlendiği rolün; ıslah, ihya ve değişim olduğu unutulmamalıdır. Şirk toplumunun tevhidi topluma, günah toplumunun sevap toplumuna dönüştürülmesi, son nebinin (sav) görevi olduğu kadar ona ümmet olduğunu söyleyenlerinde görev ve sorumluluk alanında olduğu bilinmelidir.

Kur’an ve Sünnet müminlere anlaşılsın diye bırakılmadı mı son nebi tarafından!

Selam ve dua ile.

Furkan YILMAZ