Aslında çağların sorunu diye algılıyorum onu; sorumluluk ya da duyarlılık. İlk insandan bu yana olan kavganın adı diye biliyorum bu insani vasfı. Ve ben tarihten günümüze gelmiş geçmiş bütün insanları bir insan yani tek insan olarak birliyor ve tekliyorum; bütün insanlar bir insandır. Bir insanı öldüreni bütün insanları öldürmüş gibi kabul ediyorum. Tarihte veya şimdi insana ya da çevreye yapılan bir yanlışı, bir sui-kastı geleceğe yapılmış bir eylem diye niteliyorum. Çünkü ben duyarlı ve sorumluyum.

Ben kendime karşı duyarlıyım başkasına karşı değil. Bana bencilsin deme sakın. Çünkü başkası da benim. Ben şimdiye duyarlıyım yaşadığım dakikalara, saatlere ve güne. Geleceğe değil. Çünkü gelecek şimdinin içinde hatta onun koca asırlık çınarın tohumu. Ve bir alem yeni dille evren bir bütün. Güneş, ay, yıldızlar (galaksiler) ve dünya hepsi bir bütün değil miydi. Şimdi göreceli bir bütünün parçaları değil mi hep bu gezegenler. Kendimi Hallac-ı Mansur gibi ilan edesim geliyor. O etrafındaki göreceli bölük parça olarak gördüğü her şeyi bir bütün olarak kabul ediyordu. Ama Hallacım diyemem çünkü O’nun sonu çok korkunç olmuştu. Ama bilim -ki ben (bilimi) göreceli kabul ediyorum- kuantum fizik çerçevesinde evreni bir bütün olarak değerlendiriyor. Yani Amazon ormanlarının yok edilmesinin sadece o bölgeyi yağmursuz değil Karadenizi yağmursuz bırakacağını, çöllerde yapılan nükleer silah denemelerinin yalnızca çölleri değil Avrupa’nın sayfiye yerlerini de etkileyeceğini söylüyor.

Ama ben Hallac’ı teolojik (dini) anlamda değil çevreye karşı duyarlılık ve sorumluluk olarak anlıyorum. Ve herkesi Hallaç olmaya davet ediyorum. Hallaç, bilinçli, duyarlı ve sorumlu insan. Tüm insanlığı bir vücut gibi kabul etmek. Ve ayağına diken batarsa onu hissetmek, dişin ağrırsa onu hissetmek, sol kolun uyuşursa onu hissetmek ve tepkide bulunmak. Fakat felç olmuşsa bir vücut ya da bedenin bazı organları onu hissetmek ne mümkün! Amazon ormanlarının katliamına hayır demek, nükleer atıkların Karadenize dökülmesine karşı olmak, hayvanların soyunun tükenmesini endişe ile takip etmek ve daha nice olumsuz olaylara karşı tepkide bulunmak. Ama sosyolojik veya sosyo-psikolojik yapı felç geçirmişse tepkili olmak ne mümkün!

Açgözlülük, ihtiras, sevgisizlik ve kolay geçim istemi toplumun (ulusların) travma geçirmesine neden oluyor. Hem de beyin travmasına. Ve insan bireyselleşiyor unutuyor insanlığın bir insan, bir vücut olduğunu. Yok sayılınca organın bazısı kangren oluyor ve vücut kansere yenik düşüyor. Ve insan gerçeği; sanal insan, sanal toplum ve sanal yaşam, duyarsızlığın yaşam alanı; Mezarlıklara dönüşüyor.

Açgözlülük, ihtiras, sevgisizlik bu üçlünün adı bencillik (egozim); Yok sayıyor insanlığı, yok sayıyor bütün evrenin içindekileriyle birlikte bir olduğunu. Ve duyu organları kör oluyor yaşanan lokal felakete ve insanlığı yok etmek üzere yaklaşmakta olan küresel felâkete karşı.

Ve ben tarihten günümüze gelmiş geçmiş bütün insanları bir insan yani tek insan olarak birliyor ve tekliyorum; bütün insanlar bir insandır. Bir insanı öldüreni bütün insanları öldürmüş gibi kabul ediyorum.
Çünkü ben müslümanım.