Kaleme aldığım yazılarım hakkında bazı okuyucular şöyle diyor “yazıların felsefi ve sosyolojik içerikli, değerlendirebilmek için birkaç kez okumak gerekli.” Okuyuculara katılıyorum. Ama şunu belirtmeliyim; bu hal bir zorlama değil. Bu makalemi ise düz bir şekilde yazmaya gayret göstereceğim.
Seccadenin ne olduğunu ben Müslüman´ım diyen kadın ve erkek herkes bilir. Ömründe bir kez de olsa çocuk, gençlik ve yaşlılık dönemlerinde üzerinde durmuş namaz kılmıştır. Ama kendisinden istenen günde beş vakit secde etmesidir. Şayet hayatında yani yaşarken seccade üzerinde durmamışsa, öldüğünde tabutunun üzerine seccade serilecektir. Hoş şimdilerde bazı kimselerin cenaze tabutu üzerine taraftar oldukları futbol takımının flamaları örtülüyor! İnsan öldüğünde mezarda melekler “hangi takımı tutuyorsun” diye bir soru sormayacaklar. Ama seccade ile ilişkisinin boyutunu soracaklar.
Düğün salonlarını ise herkes bilir. Müslüman olsun veya olmasın. Kişiler en az akrabaları veya dostlarının onlarca kez düğününe katılmış ve salonlardaki yerini almıştır. Düğün salonlarının kültürel bir işgale uğradığını söylemek yanlış olmaz. İstisnalar kaideyi bozmaz ama şimdilerde düğünlerin; inanç, tarih ve kültürel kodlarımıza uygun olduğunu söylemek pek mümkün değildir. Yapılan bazı düğünlerin ve uygulamaların Fransız/İngiliz düğünlerinden hiçbir farkı kalmadı. Gelin ve damadın giyim ve duruşu, davetlilerin olaya bakışı, katılımcıların giyim tarzı, kadın ve erkeklerin birlikte oyunları; batı kültür işgalini gözler önüne seriyor. Bu hal normal mi! Hayır değil!
İnanan bir kadın ve erkeğe yakışan şey hayatın her alanında İslam´a uygun bir davranış tarzı ortaya koymasıdır. Yani seccadenin başında farklı, düğün salonlarında farklı olmak kabul edilebilir bir şey değildir. Namaz kılmak için seccade başına gelen bir bayan; nasıl bir giyim tarzına sahip olmalıdır! Şöyle; tepeden tırnağa altını göstermeyen, ince ve şeffaf olmayan, beden hatlarını belli etmeyen geniş bir elbise olmalıdır. Bir bayanın seccade başında dekolte/yatak kıyafetiyle namaza durduğunu/durabileceğini hiç kimse kabul etmez ve söylemez. Yine bir hanım tesettürlü olduğu halde, erkeklerin bulunduğu/yoğun olduğu bir ortamda namaz kılmaz.
Peki, erkekler arasında/önünde namaz kılmanın uygun olmayacağını kabul eden kadınlar (toplum); dekolte/yatak kıyafetiyle üstelik bütün kıvraklığıyla; tanıdık/tanımadık erkeklerin arasında oynamaları, dans etmeleri nasıl kabul edilebilir. İnandığını söyleyen kadın ve erkekler günah ve sevap ilişkisini bildiği halde böylesi bir davranış ortaya koyar. Bu hali normal sayar.
Hayır! Bu apaçık bir kültür işgali ve iğfalinin sonucudur. İslam´ın helal ve haramları bellidir. Bir kadın seccade başında nasıl olması gerekiyorsa; düğün salonlarında da aynı şekilde olması gerekmektedir. Seccade başında giyim ve davranış tesettürüne/kuralına uyanların; düğün salonları başta olmak üzere kamusal alanda bu kuralı terk etmeleri; bir davranış ve inanç bozukluğunun göstergesidir.
Hele bu hal mütedeyyin/dindar olduğunu söyleyen bireyler/aileler arasında ortaya çıkıyorsa; bunu anlamak ve anlatmak daha da zor olsa gerek! Çünkü Allah düğün salonlarında haramları helal kılmıyor.
Umarım makalem düz ve anlaşılır olmuştur.