Hüzün bazen mutluluktur
Peygamberimiz (s.a.s) bu özellikleri fıtratımızın bir boyutu haline getirmek için bizlere yol gösterme anlamında buyuruyorlar ki; “Bu Kur’ân hüzünle inmiştir. O’nu okurken ağlayın. Şayet ağlayamıyor iseniz, kendinizi ağlamaya zorlayın.” Yani Kur’ân’ı huzuru kalb ile okuyun. Bu noktadan hareketle, söz konusu özellikleri kazanmada önce sun’i adımlar atabilirsiniz. Hüzün ile davranışlarımızda ilişki kurmak…
Güzel ahlak ve konuşma ilişkisi
Güzel ahlak ve güzel insanın özelliklerinin başında; Az konuşma, güzel ahlâka ait prensiplerin başında gelir. Peygamberimizin beyanına göre çok konuşanın çok yanlışı olur. İşte bu çok yanlış da hiç farkına varılmadık şekilde insanı cehenneme götürür. Onun için peygamberimiz (s.a.s), kendisine soru sorulmadan ya da bir fayda gözetmeden asla konuşmazdı. O’ndan bu dersi alan Sahabe-i kiramda hep aynı şekilde davranış biçimi sergilerdi.
Hz. Ebu Bekir (ra) bazı rivayetlere göre, ulu orta konuşmamak için ağzına küçük bir taş koyarmış; konuşması gerektiği zaman onu çıkartır, konuşur, sonra tekrar koyarmış. Evet, onun gibi bir temkin insanı, kendini kontrol altına almak için böyle bir şey yapmış olabilir. Bu rivayetlere, hicretten sonra, Hz. Ebu Bekir’in Allah (cc) resulü Hz. Muhammed (s.a.s)’in yanında birkaç yüz kelimeyi geçmeyen konuşmaları delil olarak gösterilebilir.
Müslüman; kalbî, ruhî, fikrî, sosyal hayatı adına bir şeyler anlatıyor, anlattığı şeylerle muhataplarının ufkunu açıyorsa, onun konuşmasında fayda vardır. Aksi halde, bütün konuşmaları boş ve israf olacaktır.
Denizin kenarında suyu israf etmeyenler, sözü israf..
Denizin kenarında abdest alırken suyu israf etmemeyi emreden bir dinin, insan için sudan çok daha önemli altın gibi kelimelerini israf etmesi nasıl caiz olabilir! Öyleyse hiçbir gereği yokken bir mânâ ifade etmeyen boş ve abes yere konuşmalara çok rahatlıkla sakıncalı ve anlamsız gözüyle bakılabilir. Hiçbir şey ifade etmeyen ve derinliği olmayan sözlerle laf ebeliği yapmak yanlıştır. O halde yeme, içme, giyim ve kuşamda olduğu gibi, konuşmada da iktisadî olacak, şu konu, şu ana fikir kaç kelime ile anlatılabilir, hesap edilecek ve öyle konuşulacaktır. Öyle konuşulacaktır ki, ne söz ve ne de zaman israfı olacaktır.
sözü düşünceye vize ettirmek
Salih insanlar “az konuşmak”, “az yemek”, “az uymak” diyerek insanın dünya ve ahiret hayatı adına bu çok önemli üç meseleyi, kendilerine rehber edinmişlerdir. İşte böyle sözü tartarak, süzerek, ağızdan çıkacak her kelimeyi düşünceye vize ettirerek konuşma güzel insanların bir ahlâki özelliğidir. İnsanın bu ahlâkı kazanabilmesi ve davranış biçiminin bir parçası haline getirebilmesi de bir hayli zaman ve bir hayli çaba gerektirir.
Güzel insanın bu özelliklerinin yanı sıra ciddî olma, gözünü haramdan sakınma, kibire girmeme gibi daha nice özellikler sayılabilir.
En uyanık ve en zinde halimizle okumak
Bütün bunları elde etmenin yolunun okumadan geçtiğini söylenebilir; Kitapların anası Kuran-ı Kerimi okumak, peygamberimizin hayatını ve İslam tarihini okumak. Tarihi ve sosyolojiyi okumak. Asil bir zihin alıştırması için okumak. Ayak parmaklarımızın ucuna yükselip en uyanık ve en zinde halimizle, zaman ayırarak, kendimizi bütünüyle adamamız gereken bir faaliyet olarak okumak.