Peygamberlik Müessesesi
Başta Kur’an-ı Kerim olmak üzere bütün kutsal kitaplar peygamberlerden bahsetmekte ve onların varlığından haber vermektedir. Adem (as), Nuh (as), İbrahim (as), Musa (as), İsa (as) ve son peygamber Hz Muhammed (as) örnek olarak verilebilir.
Okul ve üniversite bitirmekle peygamber olunmaz . Bir insan kaç üniversite bitirirse bitirsin asla onların bilgi ve seviyesine ulaşamazlar. Dolayısıyla bireylerin unvanı ne olursa olsun Allah’ın elçilerine itaatlae sorumludurlar.
Şüphesiz ki bütün peygamberler aynı görevle insanlara gönderilmişlerdir. O da ” tek bir ilaha (Allah) ibadet/itaat etmek ve peygamberlere tabi olmayı” sağlamaktır. Diğer bir deyimle insanları içinde bulundukları; çirkin, kötü, ahlaksız, zulüm, faiz, fakirlik ve puta tapmaktan kurtarmak ve Allah’ın dinine tabi olmak için peygamberler gelmiştir.
İyilik Elçileri
Hiçbir semavi kitap peygamberlerin (Allah’ın elçilerinin) zalim krallar ve yöneticiler gibi kan döktüklerinden veya kan dökmek için gönderildiğinden bahsetmez. Hiçbir tarih kitabı da peygamberlerden kan dökücü ve zulmedici olarak bahsetmemiştir. Onların tamamın iyilik elçileri olarak görev yaptıklarını yazmışlardır.
İyilik elçilerinin gönderildiği dönemlere balkıdığında, insanlığın doğru yoldan saptığı, ilahi olan dini anlayışın değiştirildiği ve sosyal, ekonomik ve ahlaki sapkınlığın yaygınlaştığı görülecektir. Bu gerçekten hareketle peygamberler “iyiliği emretmek ve kötülükten sakındırmak” için gelmişleridir. Esas misyonlarının iyiliğin ve güzelin yaygınlaştırılması ve kılınması olduğunu söylemek mümkündür.
Bazılarının tanımladıkları gibi peygamberler etliye sütlüye karışmayan, yanlışlara müdahale etmeyen ve evden camiye, camiden eve gelip giden ak sakallı dedeler değildir. Onlar bizzat aktif olarak hayatın içerisinde olmuşlar ve kötülere / kötülüğe karşı mücadele veren iyilik elçileri olmuşladır.
Rahmet ve Şefkat peygamberi Hz. Muhammed (as)
Bir birey için müspet anlamda, iyi ve mükemmel insan olduğuna dair; çok sayıda insan, kişi, kurum ve kuruluş, savcı-hakim, medya ve diğerleri şahitlik etse, makale yazsa ve konuşmalar yapsa, bu kişinin örnek ve mükemmel olduğunu herkes kabul eder. Hiç kime ona karşı aykırı söz söylemez yanlış bir davranışta bulunmaz. Çünkü toplumun en önemli dinamikleri O kimsenin yanında yer almışlardır.
Öyleyse bir düşünün ki, O kimse hakkında bir de Allah (cc) şahitlik yapsa ve Ona “en güzel örnek” diye hitap etse ve onun asıl gönderiliş amacının ” insanlara ve dışındakilere RAHMET OLARAK gönderildiğini” söylese; O peygamberin yani Hz Muhammedi’n (as) rahmet ve şefkat peygamber kimliğinden artık kim şüphe edebilir ki?
Evet, insanlık şahit olmuştur, tarih haber vermiştir, melekler bildirmiştir, kutsal kitaplar yazmıştır ve Allah (cc) kelam etmiştir ki; Hz Muhammed (as) “rauf”, “rahim” ve “alemlere rahmet olarak gönderilmiştir.”
O peygamber (as), kendisini ülkesinden (Mekke) çıkaranlar avf etmiştir. En yakınlarını öldürenleri (amcası Hz. Hamza) bağışlamıştır. Kendisine işkence edenlerin özürünü kabul etmiştir. Kendisinin gücü yok iken kedisine saldıranları, gücü iktidarı elde edince (Mekke’nin fethi) onlardan intikam almamıştır. Çünkü O adeta kendisi için değil de Allah (cc) için yaşıyordu.
Hz. Muhammed (as) şefkatinin boyutunu anlamak için şu örnek yeterlidir: “Mekke’nin fethi için İslam ordusu yola çıkmış ve Medine’den Mekke’ye doğru yol alıyordu. İslam askerleri Ar’c bölgesinden geçerken orada yol üzerinde Peygamberimiz, yavrulamış ve birkaç yavrusu olan köpek gördü. Hemen sahabesini (askerleri) görevlendirir köpeğin koruma altına alınması ve yavrularına bir zarar gelmemesini sağlar. On binlerce İslam ordusu geçer ama köpeklerin hiç biri zarar görmez.” (Asım Köksal, İslam Tarihi)
İşte peygamber… İşte örnek insan… İşte Allah’ın peygamberi Hz. Muhammed (as)… Çağımız şimdi O’na ne kadar muhtaç… Ağaçlar, dağlar ve taşlar… Yıldızlar ve okyanuslar… Cinler ve hayvanlar… ama en çok ta bizler yani insanlar, sana ey Muhammed (as) sana Muhtaç… Hiç olmazsa rüyamıza gelsen…
Selat ve selam sana olsun ey Resul.