Ey Kardeşim!

Aşk ehli olmak için arif olmalısın. Ya gözlerinle görmeli, ya kulaklarınla duymalı veya yüreğinle hissetmelisin maşukunu. Yani bilmelisin onu. İnsan tanımadığı, bilmediği ya da hissetmediği yani arifi olmadığı bir varlığın aşığı olur mu hiç! Olamaz. Öyleyse senin âşıklar meclisine katılman ve aşk ehli olman için mahbubunu (sevgilini) önce tanımalısın. Esma ul-hüsnayı yani Allah’ın (cc) isimlerini manalarıyla birlikte okudun, anladın ve onu tanıdın değil mi? Tanımda geç kalma. Arif ol. O zaman aşk ehli olursun!

Ey Kardeşim!

El Vedud ismiyle Allah’dan (cc) iste ki sevgisini kalbine koysun. Sana habibim dediği mahbubunu (sav) sevdirsin. Ve seni peygamberi (sav) özleyenlerden ve arayanlardan kılsın. Unutma ki dilde ne varsa kalpte de o olur. Sen dilini kurutma. Allah’ın (cc) El Vedud ismini sıkça söyle ki dilin yaş kalsın.

Ey Kardeşim!

Aşk meclislerinin kurulma vaktini bilmelisin. Günün her saatinde aşkın meclisleri kurulmaz ve âşıklarda bir araya gelmez. Hani Musa (as) “erbaine leyle” kırk gün gecenin derinliklerinde aşkın meclisinde bulunmamış mıydı? Hani Allah (cc) son peygamberine de (sav) gecenin üçte birinde, üçte ikisinde ya da gecenin yarısında seslenmemişimiydi! Özel olarak bir gece, mirac gecesinde bütün kâinat nefesini tutmamış mıydı? Bil ki! Aşk meclisleri gecenin kalbinde kurulur. Sen o vakit hazır ol. Gecenin kalbine gir ve O’na fısılda.

Ey Kardeşim!

Âşıkların buluşması öyle sıradan olamaz. Suya hasret kavruk, çatlamış toprak misali; yanık gönül. Yeşili solmaya yüz tutmuş ağaç, dirilmek için beklenen su misali; gözyaşı. Konuşmayı bırakmış hatta unutmuş, söz israf olur hal misali; ehli hal. Ve O’nun (cc) adı işitildiğinde yani adı anıldığı zaman titreyen; bir kalp. Ve vakit gecenin kalbi. Şimdi sen! Yanık gönlünü aç, gözyaşınla yıka, kulağını masivaya kapa ve gecenin kalbinde kalbini işit. Sonra titrek dudağınla O’na seslen Ya Vedud! Ey sevgili! Aç kapıyı.AÇ.

Ey Kardeşim!

Seher vaktinde uyanık ol. Sakın gaflet içinde ya da uykuda olma. Yatak ve yorgana mahkûm olma. Buluşma anı gelmiştir artık. Çünkü el Vedud olan rabbin o vakit âşıklara seslenir; “Dua edin duanızı kabul edeyim. İsteyin istediğinizi vereyim. Yok mu? İsteyen istediğini vereyim. Yok mu?” Sen ellerini kaldır ve seslen, öyle seslen ki bulunduğun yerdeki eşyalar dâhil her şey seninle beraber ayağa kalkıp seslensin; Ya Vedud! Ya Vedud! Lutfet et. Ya Vedud! Ya kerim! İkram et. Bu kulunu mahcub etme, kabul et.

Ey Kardeşim!

Âşıklar aşkından ve hallerinden bahsetmezler. Sende bahsetme aşkın sende kalsın. Belki nazar olur. Ya da riya olur. Belki birileri sana seslenir yakin oldun diye, sakın onlara iltifat etme. Belki de mavimsi bir ışık tutarlar gözlerine işte nur diye, sakın aldanma. Bunlar sevgilinin yolu üzerine oturan eşkıyadır. Sen onlarla oyalanma ve vakit kayıp etme. Unutma yolcu yolunda gerek. Hem bu yolun yolcuları söze gerek duymazlar onlar hal ehlidirler. Sen onlarla hemhal ol. Ve havf ve reca içerisinde dilin sussun yüreğini dillendir. Ey vedud! Koy sevgini kalbime başkasını sevdirme.