Ey Kardeşim!

Gıybet en kısa ifadesiyle bir kimsenin arkasından, onu rahatsız edici söz ve halde bulunmaktır. Gıybeti edilenler; akraba, dost, komşu ve arkadaş olabilir. Gıybeti yapanlarda bu sayılanlardan biri olabilir. Gıybetin sınırı yoktur. En yakından en uzağa kadar hakkında olumsuz konuşulan herkes bu kapsama girer. Bu davranış biçimini diğer bir deyimle hastalığı bütün peygamberler ve kitaplar günah saymışlar ve kaçınmayı emretmişlerdir. Sen bu günahtan uzak dur. Çünkü kişilik bozukluğu olanlar ancak bu çirkin işi yaparlar.

Ey Kardeşim!

Gıybetin birçok nedeni vardır; haset, nefret, düşmanlık ve cehalet. Bil ki! Bir müminde haset yerine gıpta, nefret yerine muhabbet, düşmanlık yerine kardeşlik ve cehalet yerine ilim bulunmalıdır. Gıybet taş atmaktır. Şöyle söylenmiştir “Müminleri gıybet eden bir kimse, yol üstünde mancınık kurup gelip geçene taş atan bir kimse gibidir.” Sen muhabbet ehli olmalısın. Taş senin eline yakışmaz. Senin eline gül yakışır. Gül atmalısın. Hem de kırmızı!

Ey Kardeşim!

Gıybet; kalbi, bedeni ve psikolojik hastalığın işaretidir. Kur’an-ı kerim bu tiplerin haleti ruhiye- sini şöyle tarif eder: “Ey iman edenler! Zannın çoğundan kaçının. Çünkü zannın bir kısmı günahtır. Birbirinizin kusurunu araştırmayın. Biriniz diğerinizi arkasından çekiştirmesin. Biriniz, ölmüş kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? İşte bundan tiksindiniz. O halde Allah”tan korkun. Şüphesiz Allah, tevbeyi çok kabul edendir, çok esirgeyicidir.”(49/12) Sen ölmüş kardeşinin etini yiyebilecek kadar hasta ve iğrenç ruhlu varlıklara benzemekten kendini Allah’ın (cc) yardımı ile mutlaka korumalısın.

Ey Kardeşim!

Bizim varlık nedenimiz günah işlemek değil, sevap elde etmektir. O halde her ortamda işlenebilecek olan gıybet günahına karşı uyanık olmalısın. Kendini koruma yöntemlerini bulmalısın. Rivayete göre Ebulleys el-Buhari adında bir zat hacca giderken, gıybet edip haccını yakmamak için cebine iki altın koymuş ve yemin ederek: “Giderken veya dönerken bir kimseyi gıybet edersem, bu iki altını sadaka olarak dağıtacağım.” demiş. Bu suretle nefsin elden çıkarmak istemediği ve üstüne titrediği parayı araya sokunca, oldukça uzun süren ve gıybet etmek için çeşitli sebepler bulunan hacc yolculuğu boyunca hiç gıybet etmemeyi başarmıştır. Şimdi sende hayat yolculuğunu hacc yolculuğuna benzet. 

Ey Kardeşim!

Dilini önce kalbinin sonrada aklının kontrolüne ver. Sakın nefsinin ve şeytanın kontrolüne vermeyesin. Çünkü dil her ne söylerse sahibini sorumlu kılar. Bu nedenle insanın en önemli organlarından biridir. Kişi cennete ya da cehenneme onunla yolculuk eder. Rivayete göre Ka’b el-Ahbar şöyle demiştir: “Bir önceki semavi kitapta şunu okumuştum: Gıybetten tövbe ederek ölen bir kimse, cennete herkesten sonra gider. Tövbe etmeksizin ölen bir kimse ise, cehenneme herkesten önce gider.” Sen tövbe ve istiğfarda daim ol. Halk ile değil Hak ile meşgul olmaya bak. 

Ey Kardeşim!

Hak ile meşgul olmayanı batıl istila eder. Gıybetin ilacı İslami bir dünyayı inşa etme niyeti ve gayreti içinde bulunmaktır. Bunun için her gün Kur’an-ı Kerimden bir miktar okumayı kendine virt edinmelisin. Peygamberlerin hayatı başucu kitaplarından olmalı. Sahabenin yaşam tarzını öğrenmeli ve kendine model almalısın. İlim ve amel ehlinin meclislerinde olmaya gayret göstermelisin. Peygamberimiz (sav) “Gıybet etmekten sakının” buyuruyor. Sen bu kurallara uyarsan efendimize (sav) itaat etmiş olusun.