Ey Kardeşim!

Her daim tefekkür müminlerde olması gereken bir haldir. Yaratılışı tefekkür, kâinatı tefekkür, ayeti kerimeleri tefekkür ve tarihi tefekkür. İlk yaratılan insan Adem’in (as) aynı zamanda ilk peygamber olması bize Müslümanların sosyal yapısının nasıl olması gerektiğini anlatmaktadır. Peygamberlerin (as) ve Ulul Emirlerin rol aldığı toplum. Yani bireysel ve gelişi güzel değil, organize olmuş örgütlü bir toplum. Şimdi sen üyesi olduğun topluma bak, peygamberin (sav) takipçisi ulul emrin rol aldığı bir toplum mu? Değilse o sosyal yapının kurulmasında gereken özveriyi ortaya koy.

Ey Kardeşim!

Vahiy inananlarına örgütlü bir toplumu oluşturmalarını emretmiştir. “Ey iman edenler, Allah’a itaat edin, Resûle itaat edin ve sizden olan buyruk sahibi yöneticilere itaat edin.”(4/59) Kıyamete kadar farziyyetini ve geçerliliğini koruyacak olan bu beyan Müslümanların gerek mahalli gerekse millet çapında örgütlenerek başında peygamber ya da onun takipçileri olan emir sahiplerinin bulunduğu bir toplumu inşa etmelerini onlardan istemektedir. Sen bu sorumluluğun farkında ve bilincinde olmalısın. Çünkü “sizden” olmayan yöneticilere itaat etmek caiz değildir.

Ey Kardeşim!

Hz. Peygamberin (sav) İslam toplumunu inşa ederken ilk yaptığı şeyi, akabe biatini hatırlamalısın. Kederde ve sevinçte bir binanın tuğlaları (bünyanın marsus) gibi bir araya gelen sahabe-i kiram, örgütlü bir toplumun temelini atmıştır. Dikkat etki! Peygamber (sav) akabe biatinde bulunanlardan ne para ve ne de mal talep etmiştir. Ancak, onlardan örgütlü bir toplumun olmazsa olmazlarından olan, üyelerin birbirlerine karşı bağlılık ve sorumluluklarını talep etmiştir. Sen bu toplumu oluşturan bireylerden biri olmalısın.

Ey Kardeşim!

Yeryüzündeki bütün değişim ve inkılâpların temelinde bir avuçta olsa örgütlenmiş bireyler yer almaktadır. Peygamberimizin (sav) toplumu İslamileştirme sürecide bu şekilde olmuştur. Organize olmuş bireyler her zaman kitleleri arkalarından sürüklemişlerdir. “Sizden hayra çağıran, iyiliği emredip kötülüğü meneden bir topluluk bulunsun.” (3/104) Sen bu İslami ve sosyal gerçeğin ışığından hareketle, sahip olduğun düşüncenin toplumsallaşması için hem düşünsel hem de mesleki bir dünyanın örgütlü bireyi olmalısın.

Ey Kardeşim!

“İnanan erkekler ve kadınlar, birbirlerinin velisidirler. İyiliği emreder, kötülükten menederler.” (9/71) Kötülüklerin ortadan kalkması maddi ve manevi birlikteliğin oluşmasıyla mümkündür. Bireysel düşünmek, bireysel davranmak İslami olmayan bir haldir. Ne duada, ne ibadette ve nede cihatta birey (fert) olmak yoktur. Bil ki! Müminlerin okudukları “kitabın anası” olan Fatiha süresinde de birlikte olmaktan “biz” den bahsederler. Öyleyse sen bulunduğun toplumda ister mesleki, ister kültürel, isterse başka bir faaliyet alanı olsun mutlaka örgütlü olmalısın.

Ey Kardeşim!

Peygamberimiz (sav) hep örgütlü bir toplumun üyesi olmuştur. Adaletsizliğe, şirke ve zulme karşı dur diyebilmek için, nübüvvetten önce “Hılful fudıl” yapılanmasında yer almış ve risaletin ilk yıllarında ise “Darul Erkam’ı” oluşturmuştur. Münzevi bir hayatı asla yaşamamış ve kabul etmemiştir. Unutma ki sünnet peygamberimizin (sav) yaşam biçiminin adıdır. Örgütlü olmak çağımızda uyulması gereken en önemli sünnetlerden biridir. Sen mutlaka peygamberine benzemelisin. Seninde “Hılful Fudıl” ya da “Darul Erkamın” olmalı!