Ey Kardeşim!

Tevekkül, vekil kelimesinden gelmektedir. Allah’ın (cc) isimlerinden biridir el-Vekil. Vekil; koruyan, himaye eden, kefil olan, şahit, adaletli davranan ve yeterli olan anlamına geldiği gibi, ayrıca varlıkların kendisine ait olduğu, emir verme yetkisinin yalnız kendisinde bulunduğunu, kendisinden başka hiç kimsenin bir şeye malik olmadığını bilerek her işin kendisine havale edildiği yüce varlıktır. Öyleyse sen yalnızca onu vekil edinmelisin. Başka şeyi değil. Çünkü Kur’an-ı Kerim “Eğer inanıyorsanız, yalnızca Allah’a tevekkül edin.”(5/23) buyurmaktadır.

Ey Kardeşim!

Tevekkül, kâinattaki bütün hadiselerin (doğum, yaşam, ölüm, yağmur, mevsimler vb.) Allah’ın (cc) izni ve bilgisi dâhilinde meydana geldiğine iman etmek ve kabul etmektir. Yani Allah’a (cc) rağmen hiçbir şeyin gerçekleşemeyeceğini bilmektir. Tevekkül iman etme sonucu gerçekleşen bir olaydır. “Deki, o rahmandır (bizi esirgeyip, koruyandır); biz O’na iman ettik ve O’na tevekkül ettik.”(67/29) Sen inancını sorgula, karşı karşıya kaldığın başarılı ya da başarısız her konuda Allah’a yönel ve O’na tevekkül et.

Ey Kardeşim!

Tevekkül; tembel, miskin ve aciz insanların başarısızlıklarını örtmek için kullandıkları bir inanç biçimi olamaz. Ve tevekkül sadece rızık üzerine de olmaz. Kur’an’da tevekkül daha çok mücadele içerikli ayetlerde yer almaktadır. Tevekkül inancı; ibadette tevekkül, amelde tevekkül, cihatta tevekkül, ticarette tevekkül, kısaca hayatın her alanında Allah’a (cc) dayanma, güvenme ve yardımı içermelidir. Tevekkül; niyet, mücadele, amel ve teslimiyetten oluşur. Şimdi sen kendi yaşam biçimini kontrol et. Hayatını idame ettirirken yalnızca Allah’a (cc) dayanman ve güvenmen (tevekkül) gerektiğinin farkında olmalısın.

Ey Kardeşim!

İslam tarihinde Bedir savaşı tevekkülün tam tanımıdır. Uhud savaşı ise gücün öne çıkarılması ve tevekkülün arkaya bırakılmasının sonucudur. Bedir savaşında sahabe-i kiram niyetini etmiş, hazırlığını yapmış ve teslimiyetini tam olarak ortaya koymuş sonrada Allah’a (cc) tevekkül etmiştir. Bunun sonucu başarı gelmiştir. Uhud da ise sahabeden bazıları çokluklarına güvenerek savaşı kazanacaklarını zannetmişlerdir. Ama öyle olmamıştır. “Bir kısım insanlar, müminlere: “Düşmanlarınız olan insanlar, size karşı asker topladılar; aman sakının onlardan!” dediklerinde bu, onların imanlarını bir kat daha arttırdı ve “Allah bize yeter. O ne güzel vekildir!” dediler.(3/173) Azlıkta ve çoklukta, savaşta ve barışta, sen Allah’a (cc) tevekkül etmelisin.

Ey Kardeşim!

Bil ki! Tevekkülsüzlük, diğer bir ifadeyle mutlak hâkimiyetin insanda olduğunun bir ifadesidir. Yani tevekkülsüzlük, başarı ya da başarısızlığın tamamen insanının elinde olduğuna inanmak ve Allah’ı (cc) devre dışı bırakma eğilimidir. Seküler düşünce bu felsefe üzerine kuruludur. Bu ise küfürdür. Sen rabbimizin Samed olduğunu bir kez daha hatırla ve atacağın bir adımda dahi O’na tevekkül et. 

Ey Kardeşim!

Tevekkül, hesaba çekilmeden cennete giren müminlerin özelliklerindendir. Yetmiş bin kişinin hesaba çekilmeden cennete gireceğini beyan eden hadiste Peygamberimiz (sav), bu kişilerin vasıflarını şöyle açıklar: “Onlar, başkalarını gizli dinlemezler, uğursuz saymazlar, ateşle dağlanmazlar ve Rablerine tevekkül ederler.” Dikkat et! Sen hesaba çekilmeden cennete girmeye gayret göster. Kim evinden çıkarken, “Allah’ın adıyla, Allah’a tevekkül ettim. Allah’tan başka güç ve kuvvet sahibi yoktur” derse, kendisine “hidayete erdin, korundun ve himaye edildin” denilir. Bunun üzerine şeytan diğer bir şeytana: “hidayete eren, korunan ve himaye edilen bir adamı nasıl saptırabilirsin?” der. Öyleyse sen bu zikri çokça söyle “Hasbunallahü ve ni’me’l-vekil.” Söyle, ama sözünde dur.