Ey kardeşim!
İlk insan ve ilk peygamber, ilk mescidi inşa etmiştir. Kâbe, Mescidi Aksa (Kudüs) ve Mescidi Nebevi üç kutsal mescit. Bu üç mescit kadar olmasa da, İstanbul’daki Ayasofya ve Şam’daki Emevi Mescidi kutsallarımız arasında yer almalıdır. Mescitler bütün peygamberlerin ortak mekânıdır. Ve hayatın başlangıç, ilk hareket noktası olarak kabul edilmiştir. Gökteki yıldızlar ne ise yeryüzünde mescitlerde odur. İkisi de yol gösteren bir rehberdir. Yıldızsız gök ve mescitsiz yer yetim ve mahzundur. Sen mescitler eşliğinde hayatı anlamlandırmalısın.
Ey kardeşim!
Mescitler (camiler) iyilik merkezleridir. Maddi ve manevi bütün güzelliklerin kaynağını teşkil eder. Müslümanların medeniyet anlayışı mescit temellidir. Bir köy, bir kasaba, bir ilçe ve bir kent hep mescit etrafında kurulmuştur. Eğitim ve öğretimleri mescit merkezli olmuştur. Sosyal hayatı inşa ederken; nikâh, düğün, toplumsal ve ekonomik, savaş ve barış kararları hep mescit etrafında şekillenmiştir. Bil ki! Senin varlık nedenin mescit merkezli bir dünya kurmaktır.
Ey kardeşim!
Peygamberler hicret ettikleri her yere ilk olarak mescit inşa etmişlerdir evlerden önce. Son peygamber Hz. Muhammed’de (sav) Medine-i Münevvere de ilk olarak Kuba mescidini inşa etmiştir. Mescide yakın olmak Allah’a (cc) yakın olmak demektir. Çünkü takva esası üzerine inşa edilen mescitler Allah’ın (cc) evidir. Senin evinde Allah’ın (cc) evine yakın olsun. Günde beş defa okunan ezanı duy! Duy ki Mahşerde Sur’un ölüleri dirilttiği gibi ezan-ı şerif de günahlara karşı ruhunu canlı ve diri tutsun.
Ey kardeşim!
Tarih boyunca şeytan ve dostları mescitlere alternatif bir takım yer ve alanlar yapmışlardır. Hatta bazen oralara da mescit adını vermişlerdir. Onlardan bazıları; stadyum, arena, konser ve tiyatro alanları olabileceği gibi “Mescid-i Dırar’lar” da (zararlı mescit) olabilir. Mescid-i Dırar; “İslam’a ve müminlere zarar vermek, hakkı inkâr etmek ve saptırmak, müminlerin arasına ayrılık sokmak için yapılan mescitlerdir.” Sen “onun içinde asla namaz kılma! İlk günden takva üzerine kurulan mescitlerde namaz kıl. (Tevbe, 107)” Sen takva mescitlerine alternatif olan yerlerde bulunma. Zamanı ve mekânı kullanmada bilinçli ol. Yaşadığın zaman diliminde ve coğrafyada “Mescid-i Dırar’ların” olabileceğini aklından çıkarma.
Ey kardeşim!
Mescitlere misafir olmak ya da mescitleri kalbimize misafir etmek, herkesin başaramayacağı bir şeydir. Kabe’ye, Mescid-i Nebeviye, Mescid-i Aksa, Ayasofya’ya ve diğerlerine… Mescitlere misafir olmak; içeri girerken kalbimizde ve zihnimizde dünyayı oraya taşımamaktır. Allah’ın huzurunda başka şeylerle meşgul olmak edepsizliktir. Sen mescitlere giderken dünyevi ve şehevi arzulardan beri ol. Ve evinde seccaden üzerinde namaz kılarken de yalnız rabbine misafir olmaya gayret göster.
Ey Kardeşim!
Herkesin ve her şeyin bir beklediği vardır. Kimi askerden oğlunu, kimi gurbetten gelin kızını… Mescitlerde bekler… Seni bekler… Hem de Allah’ın (cc) ve Peygamberimizin (sav) adı ile çağırarak bekler. Sen bu kutsal çağırıya icabet et. Takva Mescitlerinde ki yerini al. Unutma mescitler cemaatle mutlu olur. Sakın oraları mahzun ve yetim bırakma.