Ey kardeşim!
Dünyanın muhabbet ve rahmet içerikli yaşanılır halde olması, Müslümanların birbirlerini Allah (cc) için sevmek hasletinin sürekliliği ile mümkündür. Adaletin, iyiliğin ve yardımlaşmanın egemen kılınması için muhabbet merkezli bir dünyanın inşa edilmesi kaçınılmazdır. Bu çerçevede saliklerin yani müminlerin bakışının, sözünün ve halinin yaratandan ötürü hep sevgi üzerinde olduğunu görürsün. Şimdi sen müminlerle ilişkilerini muhabbet esası üzerine kur ki Allah’da (cc) sana rahmet nazarıyla baksın.
Ey kardeşim!
Bir Müslüman diğer Müslüman’a niçin buğz eder ya da onu sevmez ki? Hâlbuki peygamberimiz (sav) “Canım kudret elinde olan Allah’a yemin ederim ki sizler iman etmedikçe cennete giremezsiniz. Birbirinizi sevmedikçe de iman etmiş olmazsınız.” Buyurmaktadır. Eğer Müslüman kardeşini sevemiyorsan, kalbini bir yokla: sende kibir mi var, haset mi var, nifak mı var? Yoksa belki sağlığında kayıp edeceğin veya ölünce varislerine miras bırakacağın; para, mal, mülk, emekli olunca seni bırakacak olan mevki ve makamın mı seni Allah (cc) için muhabbetten alıkoyuyor? Şimdi dikkat et! Sende bu hastalıklardan hiç biri bulunmasın.
Ey kardeşim!
Riyakârlık insanlık tarihi ile birlikte var olarak gelmiştir. Güç sahibi, zengin ve varlıklı insanlara hürmette bulunmak ancak varlıklı değilse yüz çevirmek, ondan uzak durmak ve ilişki kurmamak, bir Müslüman’ın özelliği asla olamaz. Bir müminin diğer müminle ilişkisinin sebebi, mesleği ve meşrebi ne olursa olsun, onda bulunan iman, onur ve iffet olmalıdır. Allah (cc) Kuran-ı Kerimde “Ancak müminler kardeştir.” Buyurmaktadır. Kıyamete kadar değişmeyecek ölçü budur. Sakın bu ölçüyü değiştirme. Sevginin kaynağı inançtır. Sen muhabbetini bu esas üzerine kurmalısın.
Ey kardeşim!
Çıkar ve menfaat kaygısından uzak bir şekilde Müslümanları sevmek peygamberleri ve şehitleri bile imrendirecek erdemli bir davranış biçimidir. Hadisi kutside şöyle buyrulmaktadır Allah Teâlâ; “Benim rızâm uğrunda birbirlerini sevenler için peygamberlerin ve şehitlerin bile imreneceği nurdan minberler vardır.” Şirkin ve küfrün egemen olduğu toplumlarda ise böylesi ulvi davranış biçimine yer yoktur. Sen ideolojik adı ne olursa olsun şirk toplumunun bireylerine benzememelisin. Çünkü sen Muhammed (sav) ümmetinin bir ferdisin.
Ey kardeşim!
Müslüman kardeşinle aranda muhabbeti kesintiye uğratacak bir takım nedenler olabilir. Eğer dünyevi ise onları unut ve karşılık vermeye kalkma. Kızgınlığın İslam’dan dolayı ise meşru bir şekilde emri bil maruf ve nehyi anil münkeri yap. Peygamberimiz şöyle buyurmaktadır; “Bir kimse bir Müslüman’ın hatasını bağışlarsa, Allah’da (cc) kıyamet gününde onun hatasını bağışlar.” Nefse sahip olmak zordur ama sen şeytanı sevindirme. Kendi aralarında kardeşliği tesis edemeyenler, yaşadıkları coğrafyada İslami düşünceyi de tesis edemezler.
Ey kardeşim!
İslami sevgi evrenseldir, sınır tanımaz. Batı medeniyeti ve takipçileri flama, toprak, mezhep, dil ve ırk gibi şeyleri bahane ederek seninle müminler arasına nefret tohumları ekmeye çalışabilirler. Sen onlara aldanma. Unutma ki! Hepimiz Adem’in (as) çocuklarıyız ve mülkte Allah’ındır. Üstünlük ise takvadadır. Ve müttaki kullara da hüzün ve korku yoktur. Sen müttaki kullardan olmaya bak. Ama öncelikle takvanın anlamını ve mahiyetini kitaplardan okumalı ve öğrenmelisin.