Ey Kardeşim!
Bil ki! Tefekkür ibadettir. Kur’an ayetleri ve Hadisler bize bunu anlatır. Hatta ibadetin ve amelin daha bilinçli ve takva boyutunda olması tefekkürün niteliğine bağlıdır. “Kuşkusuz, göklerin ve yerin yaratılışında ve gece ile gündüzün birbirini izlemesinde derin (akıl edenler) kavrayış sahipleri için alınacak dersler vardır. Onlar ki ayakta dururken, otururken ve uyumak için uzandıklarında, Allah”ı anar ve göklerin ve yerin yaratılışı üzerinde inceden inceye (tefekkür) düşünürler: “Ey Rabbimiz! Sen bunların hiç birini anlamsız ve amaçsız yaratmadın. Sen yücelikte sınırsızsın! Bizi ateşin azabından koru!”(3/190-191) Şimdi sen bu ayeti kerime çerçevesinde tefekküre dal ve bu ibadeti yerine getir.
Ey Kardeşim!
Tefekkür tercih etmektir. Davranış biçiminin ve sosyal yaşamın nasıl ve niceliğini tayin etmektir. Hak yol ya da batıl yol ayrımında ve tespitin de tefekkürün önemi büyüktür. Yaşadığımız çağda ve coğrafyada var olan ancak İslami olmayan; düşünce, ekol, felsefe, yaşam tarzı ve ideolojilerden korunmak ve Müslüman’ca yaşamak; tefekkürün vahiy kaynaklı olmasına ve sürekliliğine bağlıdır. Unutma! Peygamberimiz (sav) “Bir saatlik tefekkür bin senelik nafile ibadetten daha hayırlıdır” buyurmaktadır. Sana sunulan şeyler altın tepside de olsa mutlaka tefekkür terazisinde tart.
Ey Kardeşim!
Tefekkür; Şeytan ve dostlarının telkinlerine, dünyanın endişelerine, şehvet tuzağına karşı nefsin kontrol altına alınmasıdır. İslam karşıtı propagandalara rağmen sarsılmadan ve şüpheye düşmeden sıratı müstakimde yürümek ancak tefekkürle mümkündür. İnsanlar yazın sayfiye yerlerinde, kışın sıcak ortamlarda rehavet içinde olabilirler. Sakın onlara aldanma. Sen öncelikle bulunduğun anı, sonrada geleceği mutlaka tefekküre tabi tut. Fudayl adında biri şöyle demiştir. “Tefekkür bir aynadır. Bu aynada iyilik ve kötülüklerini görebilirsin.” Senin aynan kırık olmasın ve o aynaya her gün bakmalısın.
Ey Kardeşim!
Bir adam Rebî b. Haysem”e gelerek: “Bana senden daha hayırlı bir adam gösterir misin?” diye sorar. O da şu cevabı verir: “Konuşması zikir, susması tefekkür, yürüyüşü tedebbür olan kimse benden daha hayırlıdır.” Allah’ı (cc) tanımak için kâinatın, İslamı bilmek için Kur’an ayetlerinin, peygamberimizi (sav) anlamak için de onun sünneti üzerinde tefekkür etmelisin. Böylece hayırlılardan olursun.
Ey Kardeşim!
İnziva ve İtikafa çekilmek, peygamberlerin ve Salih insanların hasletleridir. İnziva ve itikafın ise en önemli ibadet boyutu tefekkürdür. Tefekkür edebilmek için ille de camii ve mağara aranmaz. Anın vacibi seni tefekküre götürmelidir. Ebu zerr’in (ra) hanımına sordular: “Ebu Zerr’in en büyük ibadeti neydi?” onun hanımı: “Ebu Zerr’in en büyük ibadeti tefekkürdü. İşi olmadığı zaman kıbleye karşı oturur ve saatlerce tefekkür ederdi.” Dedi. Bazıları can sıkıntısından bahsedebilir. Aşk ehli, Hal ehli, ibadet ehli ve hizmet ehli olmayanların canı sıkılır. Sen kıbleye karşı oturmak için fırsat kollamalısın.
Ey Kardeşim!
Tefekkür insan olmanın özelliğidir. Hatta ondan öte Müslüman’ın ayrılmaz bir vasfıdır. Çünkü onu iyi bir Müslüman yapan etken düşünme eylemi yani tefekkürdür. Ruhlar âlemini, hayatı ve kabir, hesap, cennet ve cehennemi anlamak ve anlamlandırmak ancak tefekkürle mümkündür. Amel (yaşam tarzı) inanca göre şekillenir. İnanç ta düşünce (tefekkür) sonucu elde edilir. Önce tefekkür, sonra inanma, sonrada davranış biçimi oluşmaktadır. Öyleyse sen düşüncenin kaynağına dikkat et. O kaynak mutlaka Kur’an-ı Kerim ve Sünnet olmalıdır.